11 Şubat 2014 Salı

Sudan ve Darfur’da Oynanan Oyun

Ülkenin resmi adı ‘Sudan Cumhuriyeti’dir. Kısa adı Sudan olan bu Afrika ülkesinin yerel adı ‘Jumhuriyat As-Sudan’ olarak kullanılmaktadır. Yönetim biçimi parlamenter olup başkenti Hartum’dur. Sudan’ın bağımsızlık günü 1 Ocak 1956 (Mısır ve İngiltere’den) ‘tır ve burada milli bayram olarak kutlanmaktadır. Yasama organları 400 üyeli meclistir fakat 275 üye halk tarafından seçilirken 125 üye Devlet Başkanı Ömer Hasan Ahmed El-Beşir tarafından seçilir. Sudan’da şeriata dayalı yargı sistemi bulunmasına rağmen anayasa, kabile ve örflere dayalı yargı müdahalelerini kabul etmektedir. Ülkenin 2011 yılında Sudan ve Güney Sudan olarak ikiye ayrılmasından sonra, Afrika’daki en büyük ülke olma özelliğini Cezayir’e kaptırmışlardır.
Biladu’s Sudan
Tarihte Batı Afrika’ya kadar uzanan geniş bir alana Biladu’s Sudan (Siyahlar Ülkesi) adı verilmiştir. Daha sonra ‘Bilad’ kelimesi atılarak bu bölge sadece Sudan olarak adlandırılmıştır. Bugünkü Sudan’ın Kızıldeniz sahili Osmanlı Devletinin Habeş eyaleti olarak adlandırılırdı. Darfur Sultanlığı Müslüman kimliklerinden dolayı Osmanlı Padişahı ve beraberinde taşıdığı Halife kimliğine bağlılık göstermekteydiler fakat Osmanlı Devletine bağlı olduklarını kabul etseler bile Osmanlı Devleti dahil hiçbir devlete vergi vermeyi kabul etmemişlerdir.
Mısır’ın 1639’da Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, Müslümanlar Sudan pazarlarına gitmeye ve burada ticaret yapmaya başladılar. Bu tüccarlar sayesinde İslam’ı tanıyan Sudan halkının çoğu İslamiyet’i seçmiş ve Hristiyanlığın etkisi zayıflamaya başlamıştır. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Sudan topraklarını hakimiyeti altına aldıktan sonra halkı memnun etmeyen icraatlar yapmıştır. Sudan’ı fetih eden İsmail Paşayı görevden alıp yerine oğlunu geçirmiştir. Oğlu da bazı siyasi çıkarlarından dolayı Fransız ve İngilizlerle işbirliği yapmış ve bazı valiliklere onların adamlarını getirmiştir. Bu durum Müslüman Sudan halkını rahatsız edince insanlar ‘Muhammed Ahmed El-Mehdi’ adlı kişinin etrafında toplandılar ve ‘ensar hareketi’ olarak adlandırılan hareketi başlatmışlardır. Bu hareket kısa zamanda geniş bir alana yayılmış ve onları bastırmak için gelen orduları yenilgiye uğratmışlardır. Ensar Hareketi kazandığı zaferler sonucunda hakimiyetine aldığı topraklarda yeni bir yönetim oluşturmuşlardır. Fakat Muhammed Ahmed El-Mehdi hayatına kaybedince yerine geçen oğlu babası kadar başarılı olamamış ve İngiliz komutasındaki Mısır kuvvetlerine yenilmişlerdir. İngilizler, Mısırda ki yönetimin yanlış olduğunu bahane ederek Sudan’a girmişler ve Ensar Hareketini dağıtmışlardır.
Sudan bağımsızlığını kazandıktan sonra kesinleşen sınırlarıyla, kuzeyde Mısır, batıda Çad Cumhuriyeti, güney batıda Orta Afrika Cumhuriyeti , güneyde Sudan, doğuda ise Etiyopya ile komşudur. Ülke dağlarla ve çöllerle kaplıdır. Fakat genel olarak düz bir coğrafyaya sahiptirler. Nil Sudan’ın en önemli fiziki özelliğidir.
Sudan ekonomik olarak 2’ye ayrılmaktadır. Birincisi temel olarak pamuk üreticiliği ve ihracatına dayalı modern sektör, ikincisi ise tarım ve hayvancılığa dayalı sektördür. Nüfusun %90’ı ikinci sektöre dahildir. Sudan coğrafi konumu nedeniyle hem stratejik bir ülke hem de zengin kaynaklara sahip bir bölgedir fakat yıllar süren iç savaşlar sebebiyle yoksul bir ülke olarak kalmışdır. Sudan’ın ekonomisi tarıma dayalı olmakla birlikte petrol ülkenin ekonomik yapısında önemli değişikliklere neden olmuştur.9 Temmuz 2011’de Güney Sudan ayrılınca bu petrol kaynaklarının %75’i Güney Sudan da kalmıştır. Ülkenin en önemli gelir kaynaklarından olan petrolü kaybeden Sudan ekonomik olarak ciddi sıkıntılar çekmektedir. Bir adım geri gelip büyük resme baktığımızda aslında ülkede ki iç savaşın nedeninin etnik bir savaş değil , kapitalist güçlerin kar paylaşımı olduğunu görebiliriz.
Darfur
Darfur yer altı kaynaklarından ötürü Afrika kıtasının en önemli yerlerinden biridir. Darfur’da uranyum ve petrol yatakları geniş bir alana sahiptir. Doğal olarak bu durum kapitalist ve emperyalist güçlerin dikkatini çekmiş ve bölgede iç savaş çıkartarak halkı bölgeden uzaklaştırmaya çalışmışlardır.
İlk başlarda Darfur, hayvancılıkla uğraşan ‘Arap’ olarak tanımlanan göçebe kabilelerle, tarımla uğraşan ‘Siyah’ olarak tanımlanan yerleşik kabileler arasında barış hakimdi. Gerginliğin ilk kıvılcımı 1970 yıllarında gerçekleşen büyük kuraklıktır.1980’lerde petrol şirketlerinin bölgeye el atmasıyla dengeler değiştirilmeye ve barış ortamından kaos ortamına doğru yolculuk başlamıştır. Komşu ülkelerdeki isyancıların Darfur’a yerleşmeleri ve Libya’nın da buraya el atmasıyla Darfur iyice kaynayan bir kazan haline dönüşmüştür. Bölgede gerçekleşen sıkıntılar Arapların Arap olmayanlara karşı yaptıkları baskılarla başlamış ve Darfur bölgesinde hükümet otoritesini kaybedince halkın silahlanmaya başlaması olayları iyice kızıştırmıştır. Yıllarca barış içinde yaşayan iki etnik grubun bir anda neden böyle bir savaş içine girdiği göz doyurmayan petrol ve para’nın bir sonucu olarak tarihe kazınmıştır.
Çatışmalar 2003 yılında Müslüman Siyah Afrikalı yerlilerin merkezi Sudan yönetimine başkaldırmasıyla başlamıştır. Arap Sudan yönetiminin bu duruma tepkisi acımasız olmuştur. Kısa zamanda bölgedeki çatışmalar ‘etnik çatışma’ haline getirilmiş ve katliama dönüştürülmüştür. Hava Kuvvetleri Darfur’u bombalayarak sivil halkıkatletmişlerdir. Hükümet olayları bastırmak için ‘Janjaweed’(Develi Askerler) olarak bilinen milisleri silahlandırmışlardır. Daha sonra bu askerler köyleri yerle bir etmiş ve sistematik olarak insanları öldürmüş ve işkence etmişlerdir. Kuyular kapatılarak halkın su ihtiyacı, hayvanlar ve tarımsal bölgeler telef edilerek halkın yiyecek ihtiyacının önüne geçilmiştir. Hükümetin bu saldırıları sonucunda 400.000 kişi hayatını kaybetmiş ve 2,3 milyon Darfurlu ise evlerinden kaçmışlardır. Merkezi Sudan yönetimine karşı mücadele veren Darfurlular ise‘Sudan Özgürlük Hareketi’ ve ‘Adalet ve Eşitlik Hareketi ‘ adında iki silahlı örgütü oluşturmuşlardır. Birleşmiş Milletler ve Dünya ülkeleri ! bu duruma sessiz kalmayarak tepkilerini göstermişlerdir!
Darfur’daki yaşanan katliamı sadece Afrikalı-Arap çatışması şeklinde basite indirmek yaşanan oyunu görmekte gözlerimizi kör edecektir. Çünkü Darfur, Arap ve Afrikalıların iç içe yaşadığı Sudan’ın en dindar yerlerinden biridir. Dindarlığıyla ünlü bu yerde hafız olmayana kız verilmez diye bir gelenek vardır. Bu yüzden bu topraklarda bir oyun olduğu bellidir ve petrol sahalarında yaşayan halkı bölgeden uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Bölgeye yaptıkları yardımlarla yerleşimin yerini değiştirmeye çalışan emperyalist güçler, sömürge yollarının sadece yöntemini değiştirmişlerdir.
Allah’ın bu topraklarda lütuf olarak verdiği bu petrolün kan dökmesini değil yaşamı geliştirmesi duası ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder