2 Temmuz 2015 Perşembe

Kür Şad ve 40 Uçmaklık Yiğidi

Büyük Kür Şad'ın Ruhu Uçmağa Varsın!

 Binlerce yıl önce Türkler, Çinlileri güç olarak ele geçirmiş haraca bağlayıp vergi toplamış. Sonrasında ise bu güçle Çin'in her işlerine karışmaya başlamış. Aynı zamanda da Çin'i de dışlamamışlar. Zamanla Çin'in her konuda yerleşmiş ve kalıplaşmış düzeni, bizdeki özgürlüğü kamçılayan düzensizliği ve dikbaşlılığı köreltmiş.

 Sert kumaşlar yerine Çinlilerin ipek kumaşlarına kanmışlar. Sakın içinizde saçmalık hissi uyandırmasın.bugün biz Abd'nin Kore'nin veya Japon'un elektirikli oyuncaklarına hayran değil miyiz? Öyleyiz. Hala bizim üretmediğimiz şeyler bize ilgi çekici gelip kendimiz üretmeden hazır almaya alışkınız. Ayrıca hala kendi ürettiğimiz şeyleri küçümser vaziyetteyiz. Neyse bunlar başka yazımızın konusu olsun. Aynı şekilde Çinli hatunların cilvelerine kanan Hakanlarımız da mevcut olmaya başlamış. İpek elbiseler, Çinli Konçuylar ve de Çinli eğitimi almış hakanlar, görünüşleri ve davranışları ile Çinlilerden farkı kalmamış adeta akılları ve kanları da bir Çinli hissine kapılmış.

 Sonunda bir yiğit doğmuş. Öyle bir yiğit imiş ki bu çoğu Çinli özentisini bir bir özüne döndürmeye başlamış. Baskılardan yılan halka umut olmuş. Çin elbiselerini, eğitimini atlı arabaları terkedip ata binmiş. Ataları gibi kılıç öğrenmiş. En sonunda baskıyı kırmak için; Türklüğün damarındaki çılgınlığı kullanarak çılgınca bir düşünce türetmiş! Çin Sarayını basıp imparatoru korkutup özgür ve bağımsız bir Türk devleti kurmak için planlar kurmaya başlamış!

Yağmurlu ve çakınlı bir gece, Çin Sarayını basmış. Kür Şad ve yanındaki Kırk Cesur Yiğidiyle!

Kür Şad ve askerleri demir balyoz gibi inmiş tepelerine. İmparatorun sarayı Türk askerinin bağırışlarıyla inlemiş! Sesleri duyan imparator kancık gibi kaçmış! En sonunda Çinli bir komutan 40 asker olduğunu anlayınca saraydaki tüm çerileriyle saldırmış. Kür Şad ve uçmağa varmayan yiğitleri kaçmaya başlamışlar. Çünkü bu korku onlara yeterdi, bizim budunumuzu da uyandırıp bağımsızlık ateşini yakardı!

Sağ olarak sadece Kür Şad kalmış oda sırtında oklarla ormana gizlenmiş. Vurulmuştu ama ölmediği halkın arasında muştu gibi dillenir olmuştu.
" Kür Şad ölmedi! Kür Şad vuruldu ama attan düşmedi! Kür Şad'ı okladılar ama yenemediler! Kür Şad içimizde Kür Şad Yaşıyor!" denildi.

Bu ruh bu inanç sayesinde Türkler baş kaldırdı. Bağımsızlığını kazandı. İşte bu inancın yiğitleri Kür Şad ve Kırk Askeri bunu başlattı.

Uygur Devletinin mirasçılarına selam olsun! Allah onlara yepyeni Kür Şad nasip etsin!

Hala bu ruh içimizde, hala Kür Şad yaşıyor ve sonsuza değin bu ruh yaşayacak!
Allah binli yılları tesbih tanesi gibi dizen acunu, bu kutlu milletin adaletiyle yönetmeyi nasip etsin!

Bir kelime bizi zenginliğe ışınlayabilir mi?

Yatırım yapmadan, yoğun çalışmadan ya da piyangodan talih kuşu konmadan zenginliğe götüreceğini düşündüğünüz tek kelime hangisidir?
Quora adlı anket sitesinde verilen cevaplarda herkesin kendi ayrı sihirli kelimesi var görünüyor.

'Çünkü'

Mira Zaslove zengin insanların ikna gücü yüksek itibarlı kişiler olduğunu söylüyor. “Başkalarının onlardan istediğiniz şeyleri yapmasını sağlamanın en iyi yollarından biri ‘çünkü’ kelimesini kullanmaktır.
Zengin olmak istiyorsanız “iddialarınızda spesifik olun; ‘çünkü’ kelimesini kullanarak açıkladığınızda insanların size olumlu yanıt vermesi kolaylaşır. İnsanlar yaptıkları ve yapmaları istenen şeylerin nedenlerini bilmek ister. Yani ikna gücü yüksek insanlar öne geçer, daha fazla yol alır ve zengin olur.

‘Denge’

Avukat Brett A. Cenkus ise bir tek kelime seçmesi gerekse ‘denge’ kelimesini seçeceğini söylüyor.
Cenkus farklı yaklaşımları dengeleme yoluyla başarıya daha kolay ulaşılabileceğini belirtiyor. “Evet, gece gündüz çalışarak başarılı olan insanların olduğunu kabul ediyorum. Ama bunun onların özel hayatında ve aile ilişkilerinde yol açtığı sorunları düşününce acaba bu gerçekten zenginlik mi diye sormadan edemiyor insan.” Cenkus’a göre zengin bir yaşam dengeli yaşam demek. Bu nedenle hayatta her şeyi dengede tutmak gerektiğine inanıyor.

'Teklik'

MS hastalarına yardım alanında çalışan Bill Stein ise ‘teklik’ kelimesini seçiyor. “Evlenmeyin, çocuk yapmayın” tavsiyesinde bulunuyor zengin olmak için. “O zaman daha zengin olabilirsiniz ama tabii ki yaşam kaliteniz de daha düşük olacaktır” diye ekliyor.

'Güvenilirlik'

Girişimci Dakota Lim ise 'güvenilirlik' kelimesini seçiyor. Müşteriler iş yapmak için sizi seçiyor ve ağızdan ağıza sizin hizmetlerinizi ve ürünlerinizi anlatıyorlar. Bir insan güvenilirse eline daha fazla fırsat geçecektir. “İnsanlar sizi evlerine, sosyal iletişim ağlarına, iş çevrelerine davet edecek, güveilir özelliğinizden dolayı sizin yanınızda rahat ve güvenli hissedeceklerdir kendilerini.”

'Tutarlılık'

Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Fred Campos’un kelimesi ise 'tutarlılık'.
“Tanıdığım zengin insanların çoğu, başkalarında görmediğim bir özelliği paylaşıyor. İyi yaptıkları şey üzerinde yoğunlaşıyorlar. Çok sayıda zengin araba tamircisi tanıyorum ki bu işin eğitimini almadıkları halde daima herkesten daha iyi tamir ediyorlar.”
Campos birçok insanın “mükemmeli arama yolunda daha tutarlı olmaları halinde” istedikleri her tür meslekte uzman ve zengin olacaklarına inandığını belirtiyor.
Sizin önereceğiniz kelime ne olurdu?
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Capital’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Günce 2

Hayat ne kadar güzel gözüküyor insana... 
Halbuki sonu olan film gibi değil mi? Sanki bitecek ve oyuncular tek tek sıralanacak gibi...
Yönetmeni de insan oyuncusu da farklı insan olacak gibi fakat değil...
Neden? 
Yaratıcı var yönetmen koltuğunda, oyuncuları ayarlayan o, mekanı komple yaratan o, kaydeden o...
Fakat hiçbir zaman doğrudan kızmıyor. Doğrudan azarlamıyor. Bir elçi vasıtasıyla ne yapmamız gerektiğini muştuluyor. Ve biz hiçbir şey yapmadan maaşımızı veriyor. Karşılığında da yaşıyoruz.
Kimi zaman kaliteli kimi zaman lüzumsuz şekilde...

Senaryomuz yok doğaçlama yaşıyoruz. Rol arkadaşlarımızı da biz seçiyoruz. Film arabesk mi komedi mi romantik mi biz belirliyoruz. Karşılığında da sadece kulluk rolü yapıyoruz. O da günde 4-5 saatte bir reklam arası şeklinde. Sponsor firma ise her reklam başına misli biçimde maaşla ödüyor. 

Filmde şu da olsa keşke diye içimizden geçiriyoruz oluyor. Bu kişi benim karım rolünde olsun diyoruz şıp diye karımız oluyor. Rol icabı tabii... 

Ama bir şey eksik gibi... 

Filme inanmıyoruz, daha doğrusu filmi yaşamıyoruz. Kimimiz filme yardımcı rolde katılmış gibi ancak bu kendi hayatı başroldeki sensin. Ne hissediyorsan yaşamalısın. Kurallar belli, ne yaparsan ne sonuç alacağın belli ama yine de sorumluluklardan kaçıyoruz. 

Bu filmi özeti seyredilmeyecek. Tamamen baştan izlenecek ve her bir karesi için tek tek maruzat vericez. Hiçbir sahne hatalı diye yeniden çekilmeyecek. Son filminiz gibi oynayın hayatınız daha güzel olsun.