27 Nisan 2015 Pazartesi

Ermeni Sorunu ve İslamafobi'nin bu soruna katkısı


Ermeni Sorunu ve İslamafobi’nin katkısı


Son yıllarda artan İslamafobi’nin etkisi hemen hemen Avrupa’nın birçok ülkesinde hissedilmektedir. Müslüman düşmanlığı, giderek artmakta ve bu ülkelerde maddi manevi baskı, ağır şekilde dayatılmaktadır. Buna bir de bugünlerde revaçta olan Ermeni Sorunu da eklenince, Türk Dış Politikasının ne kadar zor bir duruma düştüğü ortadadır.

Sorunun Çözümü için İslamafobi Kaynakları kurutulmalıdır.
            Suriye’nin süren iç savaşı, Arap Baharının devam eden etkileri ve son olarak Yemen Sorunu göz önüne alınırsa, İslam dünyasında birlik aramak cidden zor olacak. Bunun temel sebebi gittikçe artan “Mezhep Savaşları”dır. Bunun ilk örneğini gördüğümüz Irak’ta halen devam etmektedir. Ve yara adeta solucan tüneli gibi tüm Arap ve İslam coğrafyasına yayılmaktadır. Bu yaranın tedavisi olmadan artan şiddet eylemlerinin etkisi tükenmeyecektir.

Türkiye soruna değil çözüme taraf olmalıdır!

            Türkiye bu genişleyen soruna çözüm bulmalı, tüm kavga eden kardeşleri barıştırmalıdır. Taraf olmayı bırakmalıdır. Çünkü sorunlara taraf olan her devletin kaderi o sorunlara ortak olmaktır.  Bilmeliyiz ki; kaybedilmiş zamanın dışında hiçbir şey için geç kalınmamıştır. İslamafobi’nin ilk destekçileri şiddet olayların merkezinde yer alan El Kaide, DEAŞ ve Boko Haram gibi terör örgütleridir. Türkiye, yumuşatıcı imajıyla birlikte Yakındoğu ülkeleri ile masaya oturmalıdır. Gerçek ve somut çözüm önerileriyle Libya’dan Yemen’e süregelen kıyımın önüne geçmelidir.
            Suriye ve Mısır örneğinde de gördüğümüz gibi Türkiye’nin atmış olduğu adımlar faydadan çok zarar getirmiştir. Bir devletin iç politikasına karışmak kesinlikle yanlış bir tavırdır. Bu noktada ılımlı tavrımızı bırakıp sert demeçler ile iki ülkenin arasını açmanın bölgeye hiçbir katkısı olmamaktadır.
Türkiye, Suriye sorunun çözümü için öncelikle ABD, Rusya, Suudi Arabistan ve İran’ın bulunduğu bir çözüm anlaşması yapmalıdır. Bu anlaşma ile saldırgan örgütlere olan destek son bulmalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalıdır. Suriye’deki muhalif örgütlerin ve Esad’ın ateşkes yapmasına zorlanmalıdır. Çözüm değil kıyım isteyen Deaş için ittifaklı operasyonlar düzenlenmelidir.

Ermeni Sorununun ikinci aşaması ise Barış eli uzatmaktır.
           
            Yakındoğu Coğrafyasındaki kan durmadan, İslamafobi hezimetimiz son bulmayacaktır. Bu ideolojinin bize olan en büyük zararlarından; dışlanma ve soykırımcı kalıplarına dayatılma kesinlikle devam edecektir.  Ülke olarak bu sorunlar için etkili çözümler bulmalıyız. Tüm dünyanın barışına katkı yapmalıyız. Ancak bu şekilde değişen imajımızı düzeltebiliriz. İmajımız düzelmeden, Batı Coğrafyasında görmek istediğimiz; olumlu bakış açısını bulamayacağız.
            Ermeni Sorunun bu kadar büyümesinin temelinde, başarılı bir propaganda yatmaktadır. Türkiye tüm kaynaklarını kullanarak karşı-propaganda yapmalıdır. Sadece kendi içimizde değil tüm dünyaya dertlerimizi anlatmalıyız. Dış ülkelerdeki bütün meclislere lobicilik yapılmalı ve soykırımcı değil barışı savunan ülke konumuna yerleşmeliyiz.
            Hocalı Soykırımını, Ermeni Mezalimini anlatıp Ermenilerin (Tanıma, Tazminat, Toprak) şeklindeki politikasına “Azerbaycanlılardan Özür Dile, Suçluları Yargıla, İşgale son ver!” şeklinde kalıplar kullanarak atağa geçmeliyiz.

            Bunun önemini idrak etmediğimiz sürece kaybetmeye ve dışlanmaya mahkumuz.

25 Nisan 2015 Cumartesi

Seçim sonuçları ile ilgili tahminler - 1 - AKP, CHP, MHP incelemesi

7 Haziran'da ülkenin gelir kaynaklarını kullanmaya yetkili lideri seçecek olan Türk milleti, kendi görüşüne en uygun olan ismi başına getirecektir. Tabii bunda en büyük etken kişilerin cebine giren para olacaktır. Son günlerde hissedilen enflasyonun yükselmesi insanları yeni bir arayışa sürükleyebilir.
 17 ve 25 Aralık sonrası yeterli duruşu gösteremeyen AK Parti, seçimlerde biraz bocalayacak gibi görünse de, muhafazakarlardan yeterince oy almaya devam edecektir. Çünkü CHP'nin sahip olduğu kötü imaj ve bu imajın hafızalarda tutulmasını sağlayan medya gücü AK Partinin elindedir. Bittabii, başbakanlık veya cumhurbaşkanlık vazifesini kullananlar ülkenin medyasında ağırlığını koyacaktır. Çünkü konulmadığı zaman 28 Şubat gibi ordunun bir kısmı ve medya birleşip kolaylıkla al aşağı edilecek kadar basit hükümetlere tanık olduk. Refah-Yol hükümeti buna en büyük örnektir.

 Aynı şekilde koalisyon hükümetlerinde de birbirlerinin kuyusunu kazan partiler ve başbakan yardımcılarına da tanık olduk. Ülke medya ile yönetilir mi bilmem ama medyasız yönetilmeyeceği kesindir. Hele bu ülke Türkiye ise...

 CHP elindeki fakir halk kozunu sonuna değin kullanacağa benzemekte, emekli işçi ve işsizler için büyük projeler ve iştah açıcı fikirleri bulunmakta. MHP'de AK Partinin HDP ile anlaşmasıyla Akp'ye küsen büyük bir milliyetçi oyları geri çekeceğe benzemektedir.

 AK Parti tarafgiri medyalarda bulunan anketler ne kadar yol gösterir belli olmaz ama AK Partinin kült seçmenlerinden ayrılması çok kolay olmayacaktır. Çünkü AK Parti tabanı, Başörtülülerin ve İmam Hatiplilerin dışlanmasından ve ikinci sınıf vatandaş vaziyeti görmesinden rahatsızdılar AK Parti bunu büyük ölçüde giderdi. Elbette bunda Laiklik İlkesini fazlasıyla uygulayan Sol Partilerin parmağı vardı. Halka rağmen halkçılıkla, halka tepeden bakma edasıyla çoğu haksızlıklar yaptılar. Başörtülü öğrencilerin üniversiteye girmesini önlemek bunu Laikliğin gereğiymiş gibi savunmak apaçık ahlaksızlıktır. Bunun sayesinde AK Parti bu kesimin oylarını kaybetmez. Fakat artan israf ve gösteriş. Uçan saraylar, zorlama saraylar, yavru saraylar, pahalı kadehler, şatafatlı yemekler ve artan yandaş zenginliği halkın gözünden kaçmamaktadır.

 AK Parti, yoksul halkın evinden uzaklaştı. Makam araçları, villalar ve sarayların arasında kaldı. Fakat bu millet verdiklerinin hesabını sorar. Geri almasını da bilir. Vardıkları nokta sınırsız zenginlik gibi görünse de bir anda fakirleşedebilirler.

 MHP bu gerçekleri kaçırmamalıdır. Etkin bir siyasetle hem fakir hem de muhafazakar kesime hitap etmelidir. Çünkü bu MHP'nin son fırsatıdır. Fakir ve muhafazakar halk koşarak CHP'ye yönelmesi kolay bir hal değildir. Ülke tabanında sosyal-demokratlık pek fazla değildir. Ama MHP ılımlı ve yumuşak bir dille bu kalpleri fethedebilir.

 HDP büyük ihtimalle barajı aşacaktır. Bölgede büyük oy oranı ve batıda da istanbuldan milletvekili çıkaracaktır.
Bağımsızlardan da muhtemel olarak Osman Pamukoğlu gelecektir.
 Aksi taktirde AK Parti 2002'deki kadar oyla yeniden iktidar olur. Bu sefer 3 ya da 4 parti birlikte katılır. Benim şimdilik tahminim %35 AK Parti, %28 Chp, %15 Mhp, %10 veya 6 Hdp. % 6 veya 8 Vatan Partisi ve Saadet Partisi.

Vatan Partisi ve Saadet Partisi İncelemesi yarın...

24 Nisan 2015 Cuma

Rusların Tükenişi

Neredeyse bütün sanayileşmiş ülkelerde az sayıda bebek dünyaya gelmektedir ama Rusya da ciddi bir demografik gerileme içindedir. 1989'da Sovyetler Birliği'nin çöküşünden önce bir Sovyet kadın( ki pek çoğu da Rus değildir.) ortalama 2.17 çocuk doğuruyordu. Şimdi ise bir Rus kadın, ortalama sadece 1.2 çocuk dünyaya getirmektedir ve bu da dünyadaki en düşük doğurganlık oranıdır; doğurganlık oranı, farklı bir ölçü olan doğum oranıyla aynı şey değildir.

 Rusya'da gerileyen sağlık standartları, bebek ölüm oranını yükseltmiştir, gerçi son zamanlarda bin canlı doğumda 15 civarını yeniden bulmuştur. Ama yine de Batı ve Orta Avrupadan çok daha kötü bir orandır. Hamile kadınlar kötü beslenmektedir ve bu yüzden birçoğu protein eksikliğine maruz kalan bebekleri de aynı durumdadır. Ölümüne aç kalan bebekler hakkında gizlenen raporlar mevcuttur. Çoğu Rus ailenin yalnızca bir çocuğu vardır. Bu arada Rusya da ölüm oranı yükselmiştir; yetişkin insanların ömür beklentisi 58'e düşmüştür. Ve bu da 3. dünyanın çoğundan düşüktür. Sonuç olarak, Rusyanın nüfusu, her yıl 700,000 civarında küçülmektedir.

 Ölüm sebeplerinden biri, endüstriyel kazalara da yol açan, aşırı alkol tüketimidir. (Bunun bir kısmı da zehirli, ev yapımı alkol yüzündendir.) Rusya da, hem kimyasal hem nükleer çevre zehirlenmesi, Dünyanın en yüksekleri arasındadır. Ve çevrenin sebep olduğu hastalıklar da yaygındır. ( Bu konuda Rusyanın en yakın rakipleri Doğu avrupadır Rusyanın sanayi şehirlerindeki hava kirliliği tehlikeli boyuttadır. Bir görevli, " Yaşamak için, daha az soluk almak zorundayız." demişti. Pek çok fabrika, toksit ve nükleer atıklarını ancak derini olmayan çöp alanlarına boşaltmaktadır. Bir zamanların tertemiz ve Rusya Anne'nin uzun zaman saygı duyulan simgesi, Baykal Gölü, şimdilerde kirlenmiştir.

Beklenen günler

Günler her zaman kayıp gibi geçse çoğu aşıklar için kazanç gibidir. Çünkü her yeni gün salt mutluluğa giden yolun anahtarı veya habercisidir. 
İşte günlerin geçmesini kazanç olarak bilenlerden biri de benim. Özledim, hele de en çok gülerken beni de güldürenleri. Ağlarken beni de üzenleri. Fakat anımsayamadığım bir soğukluk var. Çok uzak düşmekten midir, bazı şeyleri tüketmemizden midir bilmem lakin hiç iyi şeylerin habercisi değildir. 

Güzel mutlu musmutlu günler beklerken, hüzünle ve de yalnızlıkla kaplı geceleri mi hak ettik. Güneşli günleri düşlerken, yıldızsız kapkara gecelere mi rast geldik. 

Özledim seni, bambaşka mutlulukların sebebi, hayatımı tamamıyla renklendireni gözümün nurunu ve gün ışığımı. Sensiz karanlıktayım ya bana ışık ol ya da bırak beni tamamen karanlıkta kalayım. 



19 Nisan 2015 Pazar

Yeni kategoriler

Oceyx.Net  6 Yazarıyla yepyeni yayına başlıyor.
Siyaset, yaşam ve hayata dair yazılarıyla 
İbrahim Selek
Teknoloji, siyaset ve ekonomi alanlarında 
Yazılarıyla 
Oğuzhan Ceylan, Sezgin Doğman
Politika alanında yazılarıyla
Yeşim Geçen ve Sevda Eryılmaz
Kitaplarla ilgili paylaşımlarıyla 
Sinem Gürleyik
Hepinizin ilgisini çekecek, hayatını değiştirecek yepyeni şeyler ile görüşmek üzere... 

Oceyx.Net
Yepyeni Şeyler

Chp'nin Seçim vaatleri

Başak KAYA-Zekeriya ALBAYRAK-ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP iktidarındaki dört aşamalı yönetim stratejisini ve projelerini açıkladı. “Vizyon belgesi” olarak tanımladığı seçim bildirgesini açıklayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye birinci sınıf demokrasiyi getirmeye namus sözü verdi.
Kılıçdaroğlu, üreten, dünya ile yarışan Türkiye modelini sıraladı. “Önce üreteceğiz sonra hakça bölüşeceğiz”  diyen Kılıçdaroğlu sosyal devleti güçlendireceklerini vurguladı. “17 milyon yoksul bu ülkeye yakışmıyor” diyen Kılıçdaroğlu asgari ücretin 1500 TL olacağını, emekliye yılda iki kez ikramiye verileceğini ve her hanenin en az 750 TL’nin altında geliri olmayacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Yoksulluğu yönettiler, inançlarını sömürdüler. Sözüm söz namus sözü dört yılda Türkiye’de yoksul kalmayacak” dedi. Stratejinin son aşamasını ise halkına hizmet eden devlet sisteminin güçlendirilerek, liyakatin öne çıktığı yeni bir yapılanma oluşturuyor.  Kılıçdaroğlu ayrıca CHP iktidarının ilk 100 gününde ve ilk bir yılında yapacaklarının sözünü verdi.
CHP’nin Seçim Bildirgesi ve Aday Tanıtım Toplantısı, ATO Congresium’da gerçekleştirildi. Salonda, “Yaşanacak bir Türkiye” seçim sloganının öne çıktı ve partililer yoğun katılım gösterdi. “Bir siyasal parti ilk kez seçimlere bu kadar tutarlı, bu kadar onurlu, bu kadar ciddi, bu kadar inançlı projelerle milletin önüne çıkıyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Seçim bildirgemiz onların hayal edemeyeceği gerçeklerle doludur. Sokakta kağıt toplayan vatandaşa da sanayiciye de dokunuyor” değerlendirmesini yaptı. “Gelin hep beraber yeni bir başlangıç yapalım. Hep beraber yaşanacak bir Türkiye’yi yeniden inşa edelim” diyen Kılıçdaroğlu özetle şöyle konuştu:

13 YILIN ÖZETİ
13 yıl önce yoksullukla, yasaklarla, yolsuzluklarla mücadele edeceğiz dediler. 13. yılın sonundaki tablo şu: 6 milyon 200 bin işsiz, 17 milyon yoksul, maaşı bin TL’nin altında 8 milyon emekli, prim borcu olduğu için hastaneye kabul edilmeyen, ölüme terk edilen esnaf kardeş, sosyal güvenlikten yoksun yüzbinlerce işçi, açlık sınırına dayanmış bir milyon insan, kızgın gençler, kölelikten hallice kalıplara sokulmak istenen kadınımız, korkuş, sinmiş bir medya, kimliğini ve kişiliğini yitirmiş iş dünyası.
“MİLLETİN MİLLETLE ARASINI AÇTILAR”
13 yılın sonunda milletin polisle arasına açtılar, hukukla, basınla, sporla, sanatla, kültürle; dinle, imanla, devletle arasını açtılar. En önemlisi milletin milletle arasını açtılar. Bu tabloyu yakıp geçeceğiz, yaşanacak bir Türkiye’yi elbirliğiyle kuracağız.
BİRİNCİ STRATEJİ DEMOKRASİ, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, ÖZGÜRLÜK
Katılımcı demokrasi ile hukukun üstünlüğü ile devletin saydamlığı ve hesap verebilirliğini göreceksiniz. Bunu nasıl sağlayacağız; Siyasi Ahlak Yasasını çıkaracağız. 12 Eylül askeri darbe yasalarını kaldıracağız. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız. Milletin vekillerini liderler değil, milletin kendisi seçecek. Lider sultasına son vereceğiz. Yurtdışındaki vatandaşlarımızı da kendi milletvekillerini TBMM’ye göndereceğiz. Adli kolluğu getireceğiz. Soruşturmalarda siyasetin gölgesini kaldıracağız. Gizli tanık uygulamasına son vereceğiz. HSYK’yı savcılar ve hakimler olarak ayıracağız. Adalet Bakanı ve bakanlık müsteşarının yüksek kurulları etkilemesini ortadan kesinlikle kaldıracağım. Avukatları ve savcıları iddia makamıyla savunmayı aynı düzlemde karşılıklı oturtacağız. Eşitleyeceğiz. Medya üzerindeki bütün baskıları kaldıracağız. Kuvveler ayrılığı ilkesini, eksiksiz, tam yürürlüğe koyacağız.
İKİNCİ STRATEJİ:  ÜRETEN TÜRKİYE
Türkiye’nin ciddi bir rekabet gücüne kavuşması, orta gelir tuzağından kurtulması gerekiyor. Rekabetçi bir ekonomi için üretken yatırımlara, verimlilik artışına nitelikli istihdama ihtiyacımız var. Önce üreteceğiz, sonra hakça bölüşeceğiz. Türkiye bilgi toplumunu yakalamak zorundadır. Üniversitelerin bilgi üretmesi için YÖK’ü kaldıracağız. Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı mekanlar yapacağız. Üniversite öğrencilerimiz belli koşullarda kendi üniversitelerinde karar sahibi olacak. Her üniversite kendi yöneticisini kendisi seçecek. Her yıl, en az 15 bin üniversite mezununu yurtdışında doktoraya göndereceğiz. Türkiye, bilgide ve teknolojide önemli bir sıçrama yapacak. Bir yılı okul öncesi olmak üzere zorunlu eğitimi 13 yıla çıkaracağız. İlk kez iş garantili eğitim başlatacağız. Bütün OSB’lerde yatılı meslek liseleri olacak. Nitelikli ara eleman sorununu CHP iktidarında açacağız. Teşvik sistemini sil baştan yenileyeceğiz. Ne kadar çok eleman çalıştırıp vergisini ödüyorsa devletten sıfır faizli kredi alacak.
ÜÇÜNCÜ STRATEJİ: HAKÇA BÖLÜŞECEĞİZ
Sosyal devleti güçlendireceğiz. Yarattığımız refahı hakça bölüşeceğiz. Sosyal devleti güçlendirirsek refahı paylaşmış, tabana yaymış oluruz. 13 yıldır bu ülkede refah hakça bölüşülmüyor, yoksul insanlar perişan. 13 yıldır bu ülkede vicdansız bir büyüme modeli uygulandı. 17 milyon yoksul vatandaşıma sesleniyorum, açlıkla mücadele eden milyonlara sesleniyorum, birileri köşeyi döndü, birileri açlıktan öldü.  2015 yılından söz ediyorum, 17 milyon yoksul bu ülkeye yakışmıyor. 17 milyon yoksulun refah düzeyini yükselteceğiz. Siz hiç işsiz evlat vergisi duydunuz mu? Bu geldi. Çocuk mezun ama işsiz. Diyorlar ki gelip sigorta primi ödeyeceksin, yoksa sağlık hizmeti vermeyiz. Sizi bu vergiden kurtarmak benim boynumun borcudur.
EMEKLİ, TAŞERON, YOKSUL…:
11 milyon emekliye bayramlarda birer maaş ikramiye vermek boynumun borcudur. Emekli aylığından kesilen destek primini kaldıracağız. Bu benim namus sözümdür. Aylık geliri 200 TL’nin altında olan 17 milyon yoksulumuz var. Namus sözü veriyorum, 4 yılda Türkiye’de yoksul kalmayacak. Her ailenin güvencesi olacak. Aile sigortasını getireceğim. Hiçbir ailenin geliri 720 TL’nin altında olmayacak. Kamuda çalışan 800 bin taşeron işçisi kadrolu yapılacak. Çağdaş köleliğe izin vermeyeceğiz. Parayı zaten devlet veriyor, aradan taşeronu çıkartıyoruz. Asgari ücret üzerinden vergiyi kaldırıyoruz, net bin 500 TL olacak. Asgari ücretli kardeşim ya da yoksul vatandaşım, ev kirası ödüyorsun, gelirinin en az üçte birini ev kirası olarak veriyorsun. Bunlar konut sorununu çözemediler, çünkü lüks konut yapıyorlar. Benim sözümdür, arsa payı alınmayacak. Ayda 277 TL sabit taksitle 70 metrekarelik ev yapacağım. Çiftçi kardeşlerim ürettiği ürünün karşılığını alacak, devlet ne fiyat verecek 1 yıl önceden belli olacak. Hiçbir şeker fabrikasını özelleştirmeyeceğim. Sana mazotu 1.5 TL’den vereceğim. 5 milyon vatandaşımız borç batağında. Dünyanın faizini ödediler bunlar bankalara. Tüketici kredisi veya kredi kartı borcu, faizlerin en az yüzde 80′ini sileceğiz, kalan borcu yeniden yapılandıracağız. İşsizlik kader değildir.
DÖRDÜNCÜ STRATEJİ: DEVLETİ YENİDEN İNŞAA EDECEĞİZ
Bütün kazanımlarımızı korumak zorundayız. Demokrasimizi derinleştirmek zorundayız. devlet yapılanmasını inşa edeceğiz. Devletteki kurumların tamamının güçlü olmasını istiyoruz, sıcak siyasetin oralara müdahale etmemesini istiyoruz. Demokrasi 4 yılda bir oy atma değil, Eğer siz kalkıp MB’ye müdahale ederseniz, KİK’e müdahale ederseniz, orada demokrasi yok demektir. İşi ehline vereceğiz, vatandaşa devlet hizmet edebilsin, devletin elinde sopa değil, devlet vatandaşına kucak açmak zorunda. Vergi denetimini silah olarak asla kullandırtmayacağız. Kesin Hesap Komisyonu oluşturacağız, bütçe kaynakları nerede nasıl harcandı, iktidar muhalefete hesap verecek.
“KÜRT SORUNUNU BİZ ÇÖZERİZ”
Türkiye’nin yaşadığı en temel sorunlardan birisi de Kürt sorunudur. Demokrasi içinde soruna en sağlıklı çözümleri üreten, en yürekli, söylemlerinde en namuslu parti CHP’dir. Bu sorunu çözerse CHP çözer. CHP dışında hiçbir irade bu sorunu çözemez. Sorunu çözmek için 4 koşulu milletin önüne koyduk. Samimi ve dürüst olacaksın, gizli ve kişisel ajandan olmayacak, millete hesabını veremeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin dedik, millete bilgi vereceksin dedik, hiçbirisine uyulmadı. Yurttaşlarıma söylüyorum, kanın akmadığı, barış türkülerinin söylendiği, herkesin bir birlerini kucakladığı yaşanacak bir Türkiye’yi biz yaratacağız.
“İLK 100 GÜNDE NE YAPACAĞIZ”
Emeklilere birer maaş ikramiye vereceğiz, aile sigortası kanununu TBMM’den geçireceğiz. 720 TL’nin altında olmayacak. Kamuda taşeron işçiliğe son vereceğiz, çalışanların tamamı kadrolu işçi olarak görevlerine devam edecek. Kredi kartı ve tüketici kredisi borcu olanların faizlerin en az yüzde 80′ini çizeceğiz ve bunun düzenlemesini getireceğiz, siyasi ahlak yasasını çıkaracağız, kul hakkı yemeyen siyaseti yeniden inşa edeceğiz, TBMM’de kesin hesap komisyonunu kuracağız. siyasi iktidar millete ve muhalefete hesap verecek.
“İLK 1 YILDA NE YAPACAĞIZ”
Çiftçiye mazotu 1,5 TL’den vereceğiz. Asgari ücret üzerindeki vergiyi kaldıracağız, net bin 500 TL olacak. Siyasi Partiler Yasası’nı değiştireceğiz, yüzde 10 barajını kaldıracağız. Hiç bir üniversite öğrencisi benim yurt sorunum var demeyecek. Çocuklarınız yurtlarına kavuşmuş olacak. Teşvik sistemini değiştireceğiz. Katma değeri yüksek ürün üretene özel destek. Vergi ve sigorta pirim borcu olmayan KOBİ ve esnafa bir yıl süreyle sıfır faizli kredi vereceğiz.
İşte bildirgeden öne çıkan bölümler
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞI 1500 TL’YE ÇIKACAK
Asgari ücret ve en düşük emekli maaşı da 1500 TL olacak.  Emeklilere yönelik paket ise şöyle
Emeklilere, her iki dini bayramda, birer maaş ikramiye verilecek
Emekli maaşları ile çalışan maaşları arasındaki “uçurum” kapanacak
Emekli maaşları, gıda fiyat artışına ve refah payı artışına bağlı olarak yükselecek
Bakıma muhtaç emekliler ve yakınlarının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları karşılanacak
Bankalara emeklilere, kamu çalışanları ile aynı oranda promosyon ödeyecek
Emeklilere uygun fiyatla gezi ve tatil olanağı sağlanacak
Emekliler arasındaki eşitsizliği giderecek adil bir intibak yasası çıkarılacak
Emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülecek
Emekliden alınan muayene ve katılım payı kalkacak
Çalışan emeklilerden kesilen sosyal güvenlik destek primi kalkacak
Ailelere ilişkin CHP’nin vaatleri şöyle;
Hanelere, 360 TL’ye kadar kira ve fatura desteği sağlanacak
Sosyal destekler iki katına çıkacak, yardım çeşitleri artacak.
5 milyon yurttaş sosyal yardım kapsamına alınacak
Hiçbir hanenin geliri 720 TL’nin altında olmayacak
16, 7 milyon kişi ve 3.75 haneye sosyal destek sağlanacak
Yoksul yetişkinlere 240 TL’ye kadar muhtaçlık desteği verilecek
Engellilere, 400 ile 600 TL arasına destek sağlanacak
Kadınlara 400 TL kreş desteği gelecek
3,2 milyon yurttaş ücretsiz Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacak
Askerdeki gençlere, 360 TL destek sağlanacak
Yaşlılara üç ayda bir 900 TL yaşlılık desteği verilecek
Çocuk destekleri gebelikle birlikte başlayacak
Aile sigortası ödemeleri kadınların hesabına yatırılacak
Öğrencilere her ders yılı başında eğitim araç gereç desteği verilecek
Kronik hastalığı bulunan vatandaşlara ‘engelli desteği’ düzeyinde, destek sağlanacak
Esnafa yönelik vaatler ise şöyle:
Kira, araç gideri gibi işyeri masrafları vergiden düşürülecek
AVM ve hipermarketlere, küçük esnaf korunacak
Esnafa, ödediği vergi ve prim miktarı kadar sıfır faizli kredi kullandırılacak
Belediyelerin esnafla rekabet etmesi önlenecek
Prim borcu olan esnaf da sağlık hizmetlerinden yararlanacak
Esnaf diğer çalışanlarla aynı sürede emekli olabilecek ve aynı haklardan yararlanacak
Esnafa stratejik destek sağlanacak
Haksız rekabete yol açan, Suriyeli göçmenlerin vergiden ve yasal yükümlülüklerden muaf iş yapmaları önlenecek
Esnaf Bakanlığı kurulacak

Oceyx.Net Yeniden. Yeni Şeyler İçin Geliyor...

Güneşli günleri kucakladığımız güzel ülkemizde, karanlık günlerle birlikte geleceğimize dair şüpheler filizlenmeye başladı. Çünkü ne kadar konuşacağımız, ne düşüneceğimiz, ne düşünmeyeceğimiz hesaplanmaya başladı. 

Artık buna bugün ve bu andan itibaren son verelim. Özgürce düşünüp, özgürce konuşalım. Çünkü biz düşünmez ve konuşmaz isek bazıları ve onların müstakbel veliahtları konuşacak ve düşünecek. 

O yüzden buyrun yazın...

Oğuzhan Ceylan 
Oceyx.Net
Özgürce Düşün, Özgürce konuş...