Günlük 180 dolar kazanacak kadar büyük bir siteye ve yazarlarıyla büyük bir camia olmasına rağmen insanların emeklerini hiçe sayacak bir sistemdir.
46 makaleden toplamda 206 lira kazanç verecek kadar cimri, 46 makaleyi de en az 40 kere düzelttirecek kadar gereksiz titiz bir şirkettir.
Editörler kafalarına göre beğenmeyip reddedebiliyor, saçma revize istekleri yolluyor ve saçma konular yayınlayarak adeta kimse para kazanmasın isteniyor.
Güya bilgi kaynağı olmasına rağmen basit hataları büyüterek yazarların şevkini kırmak istiyorlar.
5 lira için saatlerce uğraşılan makaleyi bir çırpıda silebilir ve bu işi yaptığınıza pişman ettirebilir.
Hayatımdaki en büyük pişmanlıklardan birisi bu işi adam yerine koymak oldu!
Umarım vaktinizi boşa harcayacak bu sistem için, boşuna emek harcamazsınız
İyi çalışmalar, iyi günler...
tarihsel
20 Ekim 2015 Salı
5 Ağustos 2015 Çarşamba
4 Ağustos 2015 Salı
Yeni Yapraklar, Yeni Sabahlar
Her insan yeni sayfalara yazmaktan hoşlanır. O yüzden çoğu öğrencinin ilk günleri okulun en zevkli ve en mutlu günleridir. Defterleri, kalemleri ve arkadaşlıkları yenilenir. Yepyeni bir başlangıç yaparlar o halde sizde sıra ....
Tüm yanlışlarınızı, hatalarınızı ve yaşanmışlıklarınızı bir kenara bırakın. Ve yeniden başlayın hayatınıza. Düşünün, "ne yapmak isterim" diye. Ve anında uygulamaya başlayın. Fiziksel ve ruhsal tüm zincirlerinizden kurtulun. Sabahları erken kalkın, spor yapın. Müzik dinleyin. Yeni kaldırımlarda yürüyün. Beyninizi yeni şeyler öğrensin. Evde durmayın. Sıcağı yaşayın. Soğuğu hissedin.
Kapatın telefonunuzu en azından 1-2 saat. Buluşmalara saat olarak sözleşip gidin. Gözleriniz bilgisayarınızda veya televizyonunuzda yorulmasın.
Yazın, okuyun, çizin ve boyayın. Pratikleşin. Teorik yaşamayın. Kitaplarla bütünleşin hayal dünyanız büyüsün.
Bu şekilde hayat daha kolay olacak. Bu dediklerimiz boş zamanlarınız için. Ve aynı zaman da dolu zamanlarınızı keyifle geçirmeniz için.
Sevgiyle, huzurla kalın
Tüm yanlışlarınızı, hatalarınızı ve yaşanmışlıklarınızı bir kenara bırakın. Ve yeniden başlayın hayatınıza. Düşünün, "ne yapmak isterim" diye. Ve anında uygulamaya başlayın. Fiziksel ve ruhsal tüm zincirlerinizden kurtulun. Sabahları erken kalkın, spor yapın. Müzik dinleyin. Yeni kaldırımlarda yürüyün. Beyninizi yeni şeyler öğrensin. Evde durmayın. Sıcağı yaşayın. Soğuğu hissedin.
Kapatın telefonunuzu en azından 1-2 saat. Buluşmalara saat olarak sözleşip gidin. Gözleriniz bilgisayarınızda veya televizyonunuzda yorulmasın.
Yazın, okuyun, çizin ve boyayın. Pratikleşin. Teorik yaşamayın. Kitaplarla bütünleşin hayal dünyanız büyüsün.
Bu şekilde hayat daha kolay olacak. Bu dediklerimiz boş zamanlarınız için. Ve aynı zaman da dolu zamanlarınızı keyifle geçirmeniz için.
Sevgiyle, huzurla kalın
3 Ağustos 2015 Pazartesi
İnsanoğlu Paraya Tapıyor.
Su içiyoruz, yaşamın bir numaralı kaynağı paralı.
Elektrik tüketiyoruz, artık onsuz hayat çok zor. Paralı ve Pahalı.
Doğalgaz, kışın olmazsa donarız. Ölürüz lan! En pahalısından.
Kömür, tanesine bile ihtiyacımız var kışın. Paralı.
Ev ; kira ya da sahibi olsan da paralı.
Ağaç; arsası senin değilse dikemezsin. Devlet izin vermezse park bile kuramazsın.
Elimizde bir tek hava ve yürümek kaldı.
Yürümek bedava, havayı solumak bedava.
Allahın yarattığı suya para alınmamalı. Evlere ücretsiz elektirik üretebilecek rüzgar, güneş panelleri kurulmalı.
Isınmayı elektirikle halledebilecek hava dostu cihazlar icat edilmeli veya yaygınlaşmalı.
Doğalgaz kömür yerine artık eve alınacak yiyeceklere para ayırılmalı.
Ve kira veriyorsak kiraların vergisi de kiracı için ayırılmalı.
Ev sahibi isek verdiğimiz vergiler de evimiz hasar gördüğünde bize geri ödenmeli.
Taşıtlar elektirikliler için vergi muafiyeti olmalı.
Yürüdüğümüz için de devlet bize para ödemeli. Her adım devletin kesesine bir ml benzin ekliyor bunu da düşünmeli devletimiz.
Hepsi hayal veya boş geliyor değil mi ?
Ya olsaydı ? Hiç düşündünüz mü ? Parasız dünya düzeni kurabiliriz. En azından temel ihtiyaçlar için kuralım.
Elektrik tüketiyoruz, artık onsuz hayat çok zor. Paralı ve Pahalı.
Doğalgaz, kışın olmazsa donarız. Ölürüz lan! En pahalısından.
Kömür, tanesine bile ihtiyacımız var kışın. Paralı.
Ev ; kira ya da sahibi olsan da paralı.
Ağaç; arsası senin değilse dikemezsin. Devlet izin vermezse park bile kuramazsın.
Elimizde bir tek hava ve yürümek kaldı.
Yürümek bedava, havayı solumak bedava.
Allahın yarattığı suya para alınmamalı. Evlere ücretsiz elektirik üretebilecek rüzgar, güneş panelleri kurulmalı.
Isınmayı elektirikle halledebilecek hava dostu cihazlar icat edilmeli veya yaygınlaşmalı.
Doğalgaz kömür yerine artık eve alınacak yiyeceklere para ayırılmalı.
Ve kira veriyorsak kiraların vergisi de kiracı için ayırılmalı.
Ev sahibi isek verdiğimiz vergiler de evimiz hasar gördüğünde bize geri ödenmeli.
Taşıtlar elektirikliler için vergi muafiyeti olmalı.
Yürüdüğümüz için de devlet bize para ödemeli. Her adım devletin kesesine bir ml benzin ekliyor bunu da düşünmeli devletimiz.
Hepsi hayal veya boş geliyor değil mi ?
Ya olsaydı ? Hiç düşündünüz mü ? Parasız dünya düzeni kurabiliriz. En azından temel ihtiyaçlar için kuralım.
2 Ağustos 2015 Pazar
İşsizlik
İşsizlikle geçen günlerim ;
Her gün insanların sorduğu soru şu oluyor; İş buldun mu Oğuzhan?
Aradın mı Oğuzhan? Ne yapacaksın bu yaz?
Tamam çalışmamayı ben de istemiyorum. Ama bir de benim açımdan düşünün. Öğrenciyi işe almayı kimse istemiyor. 2-3 ay çalışayım diyorsun adam direkt kapıyı gösteriyor. Tüm hısım akrabamın papağan gibi söylediği bir diğer söz ise şu: E madem öyle öğrenci olduğunu söyleme! Ne olacak babanın işyeri mi sanki?
Burada benim karakterim mi çekingenliğim mi giriyor bilmem ama ben yalan söyleyerek işe falan giremem. Adama diyeceğim abi işsizim iş arıyorum. Öğrenci misin? Hayır abi değilim. Gel başla evraklarını hazırla dese... Ve çalıştım varsaysam...
Ne olacak okula gitme vaktim gelince. Abi ben ayrılıyorum işten. Sebep ? Okulum var. Hani öğrenci değildin? öyle gerekti abi.
Ben böyle bir insan değilim. Gidip yalan söyleyip bir işe gireceksem baştan işsiz kalırım daha iyidir.
Canım çok sıkılıyor artık. Bunaldım. Her bir yandan sanki çalışmadığım için laf yiyorum. Psikolojim bozuldu 1-2 ayda. Yok arkadaş işte dönemlik adam çalıştırmıyor şerefsizler. Napayım zorla mı gireyim işe ? Mafya tutup mu başvurayım?
Almazlarsa almazlar napalım. Her gün iş araya araya kafayı yemek üzereyim zaten. Verecekleri asgari ücret anasını satayım sanki dükkana ortak oluyoruz!
İşe alacak varsa beni arasın 0507 294 1084
Teşekkürler okuduysanız. Ki onu da zannetmiyorum .
Her gün insanların sorduğu soru şu oluyor; İş buldun mu Oğuzhan?
Aradın mı Oğuzhan? Ne yapacaksın bu yaz?
Tamam çalışmamayı ben de istemiyorum. Ama bir de benim açımdan düşünün. Öğrenciyi işe almayı kimse istemiyor. 2-3 ay çalışayım diyorsun adam direkt kapıyı gösteriyor. Tüm hısım akrabamın papağan gibi söylediği bir diğer söz ise şu: E madem öyle öğrenci olduğunu söyleme! Ne olacak babanın işyeri mi sanki?
Burada benim karakterim mi çekingenliğim mi giriyor bilmem ama ben yalan söyleyerek işe falan giremem. Adama diyeceğim abi işsizim iş arıyorum. Öğrenci misin? Hayır abi değilim. Gel başla evraklarını hazırla dese... Ve çalıştım varsaysam...
Ne olacak okula gitme vaktim gelince. Abi ben ayrılıyorum işten. Sebep ? Okulum var. Hani öğrenci değildin? öyle gerekti abi.
Ben böyle bir insan değilim. Gidip yalan söyleyip bir işe gireceksem baştan işsiz kalırım daha iyidir.
Canım çok sıkılıyor artık. Bunaldım. Her bir yandan sanki çalışmadığım için laf yiyorum. Psikolojim bozuldu 1-2 ayda. Yok arkadaş işte dönemlik adam çalıştırmıyor şerefsizler. Napayım zorla mı gireyim işe ? Mafya tutup mu başvurayım?
Almazlarsa almazlar napalım. Her gün iş araya araya kafayı yemek üzereyim zaten. Verecekleri asgari ücret anasını satayım sanki dükkana ortak oluyoruz!
İşe alacak varsa beni arasın 0507 294 1084
Teşekkürler okuduysanız. Ki onu da zannetmiyorum .
2 Temmuz 2015 Perşembe
Kür Şad ve 40 Uçmaklık Yiğidi
Büyük Kür Şad'ın Ruhu Uçmağa Varsın!
Binlerce yıl önce Türkler, Çinlileri güç olarak ele geçirmiş haraca bağlayıp vergi toplamış. Sonrasında ise bu güçle Çin'in her işlerine karışmaya başlamış. Aynı zamanda da Çin'i de dışlamamışlar. Zamanla Çin'in her konuda yerleşmiş ve kalıplaşmış düzeni, bizdeki özgürlüğü kamçılayan düzensizliği ve dikbaşlılığı köreltmiş.
Sert kumaşlar yerine Çinlilerin ipek kumaşlarına kanmışlar. Sakın içinizde saçmalık hissi uyandırmasın.bugün biz Abd'nin Kore'nin veya Japon'un elektirikli oyuncaklarına hayran değil miyiz? Öyleyiz. Hala bizim üretmediğimiz şeyler bize ilgi çekici gelip kendimiz üretmeden hazır almaya alışkınız. Ayrıca hala kendi ürettiğimiz şeyleri küçümser vaziyetteyiz. Neyse bunlar başka yazımızın konusu olsun. Aynı şekilde Çinli hatunların cilvelerine kanan Hakanlarımız da mevcut olmaya başlamış. İpek elbiseler, Çinli Konçuylar ve de Çinli eğitimi almış hakanlar, görünüşleri ve davranışları ile Çinlilerden farkı kalmamış adeta akılları ve kanları da bir Çinli hissine kapılmış.
Sonunda bir yiğit doğmuş. Öyle bir yiğit imiş ki bu çoğu Çinli özentisini bir bir özüne döndürmeye başlamış. Baskılardan yılan halka umut olmuş. Çin elbiselerini, eğitimini atlı arabaları terkedip ata binmiş. Ataları gibi kılıç öğrenmiş. En sonunda baskıyı kırmak için; Türklüğün damarındaki çılgınlığı kullanarak çılgınca bir düşünce türetmiş! Çin Sarayını basıp imparatoru korkutup özgür ve bağımsız bir Türk devleti kurmak için planlar kurmaya başlamış!
Yağmurlu ve çakınlı bir gece, Çin Sarayını basmış. Kür Şad ve yanındaki Kırk Cesur Yiğidiyle!
Kür Şad ve askerleri demir balyoz gibi inmiş tepelerine. İmparatorun sarayı Türk askerinin bağırışlarıyla inlemiş! Sesleri duyan imparator kancık gibi kaçmış! En sonunda Çinli bir komutan 40 asker olduğunu anlayınca saraydaki tüm çerileriyle saldırmış. Kür Şad ve uçmağa varmayan yiğitleri kaçmaya başlamışlar. Çünkü bu korku onlara yeterdi, bizim budunumuzu da uyandırıp bağımsızlık ateşini yakardı!
Sağ olarak sadece Kür Şad kalmış oda sırtında oklarla ormana gizlenmiş. Vurulmuştu ama ölmediği halkın arasında muştu gibi dillenir olmuştu.
" Kür Şad ölmedi! Kür Şad vuruldu ama attan düşmedi! Kür Şad'ı okladılar ama yenemediler! Kür Şad içimizde Kür Şad Yaşıyor!" denildi.
Bu ruh bu inanç sayesinde Türkler baş kaldırdı. Bağımsızlığını kazandı. İşte bu inancın yiğitleri Kür Şad ve Kırk Askeri bunu başlattı.
Uygur Devletinin mirasçılarına selam olsun! Allah onlara yepyeni Kür Şad nasip etsin!
Hala bu ruh içimizde, hala Kür Şad yaşıyor ve sonsuza değin bu ruh yaşayacak!
Allah binli yılları tesbih tanesi gibi dizen acunu, bu kutlu milletin adaletiyle yönetmeyi nasip etsin!
Binlerce yıl önce Türkler, Çinlileri güç olarak ele geçirmiş haraca bağlayıp vergi toplamış. Sonrasında ise bu güçle Çin'in her işlerine karışmaya başlamış. Aynı zamanda da Çin'i de dışlamamışlar. Zamanla Çin'in her konuda yerleşmiş ve kalıplaşmış düzeni, bizdeki özgürlüğü kamçılayan düzensizliği ve dikbaşlılığı köreltmiş.
Sert kumaşlar yerine Çinlilerin ipek kumaşlarına kanmışlar. Sakın içinizde saçmalık hissi uyandırmasın.bugün biz Abd'nin Kore'nin veya Japon'un elektirikli oyuncaklarına hayran değil miyiz? Öyleyiz. Hala bizim üretmediğimiz şeyler bize ilgi çekici gelip kendimiz üretmeden hazır almaya alışkınız. Ayrıca hala kendi ürettiğimiz şeyleri küçümser vaziyetteyiz. Neyse bunlar başka yazımızın konusu olsun. Aynı şekilde Çinli hatunların cilvelerine kanan Hakanlarımız da mevcut olmaya başlamış. İpek elbiseler, Çinli Konçuylar ve de Çinli eğitimi almış hakanlar, görünüşleri ve davranışları ile Çinlilerden farkı kalmamış adeta akılları ve kanları da bir Çinli hissine kapılmış.
Sonunda bir yiğit doğmuş. Öyle bir yiğit imiş ki bu çoğu Çinli özentisini bir bir özüne döndürmeye başlamış. Baskılardan yılan halka umut olmuş. Çin elbiselerini, eğitimini atlı arabaları terkedip ata binmiş. Ataları gibi kılıç öğrenmiş. En sonunda baskıyı kırmak için; Türklüğün damarındaki çılgınlığı kullanarak çılgınca bir düşünce türetmiş! Çin Sarayını basıp imparatoru korkutup özgür ve bağımsız bir Türk devleti kurmak için planlar kurmaya başlamış!
Yağmurlu ve çakınlı bir gece, Çin Sarayını basmış. Kür Şad ve yanındaki Kırk Cesur Yiğidiyle!
Kür Şad ve askerleri demir balyoz gibi inmiş tepelerine. İmparatorun sarayı Türk askerinin bağırışlarıyla inlemiş! Sesleri duyan imparator kancık gibi kaçmış! En sonunda Çinli bir komutan 40 asker olduğunu anlayınca saraydaki tüm çerileriyle saldırmış. Kür Şad ve uçmağa varmayan yiğitleri kaçmaya başlamışlar. Çünkü bu korku onlara yeterdi, bizim budunumuzu da uyandırıp bağımsızlık ateşini yakardı!
Sağ olarak sadece Kür Şad kalmış oda sırtında oklarla ormana gizlenmiş. Vurulmuştu ama ölmediği halkın arasında muştu gibi dillenir olmuştu.
" Kür Şad ölmedi! Kür Şad vuruldu ama attan düşmedi! Kür Şad'ı okladılar ama yenemediler! Kür Şad içimizde Kür Şad Yaşıyor!" denildi.
Bu ruh bu inanç sayesinde Türkler baş kaldırdı. Bağımsızlığını kazandı. İşte bu inancın yiğitleri Kür Şad ve Kırk Askeri bunu başlattı.
Uygur Devletinin mirasçılarına selam olsun! Allah onlara yepyeni Kür Şad nasip etsin!
Hala bu ruh içimizde, hala Kür Şad yaşıyor ve sonsuza değin bu ruh yaşayacak!
Allah binli yılları tesbih tanesi gibi dizen acunu, bu kutlu milletin adaletiyle yönetmeyi nasip etsin!
Bir kelime bizi zenginliğe ışınlayabilir mi?
Yatırım yapmadan, yoğun çalışmadan ya da piyangodan talih kuşu konmadan zenginliğe götüreceğini düşündüğünüz tek kelime hangisidir?
Quora adlı anket sitesinde verilen cevaplarda herkesin kendi ayrı sihirli kelimesi var görünüyor.
'Çünkü'
Mira Zaslove zengin insanların ikna gücü yüksek itibarlı kişiler olduğunu söylüyor. “Başkalarının onlardan istediğiniz şeyleri yapmasını sağlamanın en iyi yollarından biri ‘çünkü’ kelimesini kullanmaktır.
Zengin olmak istiyorsanız “iddialarınızda spesifik olun; ‘çünkü’ kelimesini kullanarak açıkladığınızda insanların size olumlu yanıt vermesi kolaylaşır. İnsanlar yaptıkları ve yapmaları istenen şeylerin nedenlerini bilmek ister. Yani ikna gücü yüksek insanlar öne geçer, daha fazla yol alır ve zengin olur.
‘Denge’
Avukat Brett A. Cenkus ise bir tek kelime seçmesi gerekse ‘denge’ kelimesini seçeceğini söylüyor.
Cenkus farklı yaklaşımları dengeleme yoluyla başarıya daha kolay ulaşılabileceğini belirtiyor. “Evet, gece gündüz çalışarak başarılı olan insanların olduğunu kabul ediyorum. Ama bunun onların özel hayatında ve aile ilişkilerinde yol açtığı sorunları düşününce acaba bu gerçekten zenginlik mi diye sormadan edemiyor insan.” Cenkus’a göre zengin bir yaşam dengeli yaşam demek. Bu nedenle hayatta her şeyi dengede tutmak gerektiğine inanıyor.
'Teklik'
MS hastalarına yardım alanında çalışan Bill Stein ise ‘teklik’ kelimesini seçiyor. “Evlenmeyin, çocuk yapmayın” tavsiyesinde bulunuyor zengin olmak için. “O zaman daha zengin olabilirsiniz ama tabii ki yaşam kaliteniz de daha düşük olacaktır” diye ekliyor.
'Güvenilirlik'
Girişimci Dakota Lim ise 'güvenilirlik' kelimesini seçiyor. Müşteriler iş yapmak için sizi seçiyor ve ağızdan ağıza sizin hizmetlerinizi ve ürünlerinizi anlatıyorlar. Bir insan güvenilirse eline daha fazla fırsat geçecektir. “İnsanlar sizi evlerine, sosyal iletişim ağlarına, iş çevrelerine davet edecek, güveilir özelliğinizden dolayı sizin yanınızda rahat ve güvenli hissedeceklerdir kendilerini.”
'Tutarlılık'
Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Fred Campos’un kelimesi ise 'tutarlılık'.
“Tanıdığım zengin insanların çoğu, başkalarında görmediğim bir özelliği paylaşıyor. İyi yaptıkları şey üzerinde yoğunlaşıyorlar. Çok sayıda zengin araba tamircisi tanıyorum ki bu işin eğitimini almadıkları halde daima herkesten daha iyi tamir ediyorlar.”
Campos birçok insanın “mükemmeli arama yolunda daha tutarlı olmaları halinde” istedikleri her tür meslekte uzman ve zengin olacaklarına inandığını belirtiyor.
Sizin önereceğiniz kelime ne olurdu?
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Capital’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)